Prof. Dr. Cumhur Taş & Uzm. Dr. Zeynep Çubukcuoğlu Taş
Psikiyatrist-Nörobilim Doktoru & Çocuk, Ergen Psikiyatristi-Psikoterapist
Depresyon
Depresyon; bireysel, toplumsal, mesleki ve maddi kayıplara ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen psikolojik bir rahatsızlıktır.
İntihar gibi birçok geri dönüşü olmayan bir tabloyla sonlanabilen depresyon, yaygınlığı ve yol açtığı başka birtakım sorunlarla önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır.
Depresyonun en temel belirtisi, hayattan eskisi kadar zevk alamamaktır. Kişi, eskiden hoşuna giden şeylerden artık hoşlanamaz olur. Sağlıklı bir insana yağan yağmur, doğan güneş, iyi bir müzik ve film mutluluk duygusu verir. Ama kişi depresyondaysa mutluluk duygusunu ve yaşama sevincini hissedemez. Hayat depresyondaki kişiye boş ve anlamsız gelir. Hayattan eskisi gibi zevk alamama hali, depresyon ilerledikçe, hayattan katlanamama haline dönüşür.
Depresyonun diğer temel belirtisi isteksizlik duygusudur. İsteksizlik, genellikle önce erteleme davranışı ile ortaya çıkar. İlk olarak sorumluluk gereği yapılan işlere karşı ilgi kaybedilir. İsteksizlik halinin insanın içinden hiç birşey yapmak gelmez ve çok ağır depresyon tablolarında kişiye yataktan çıkmanın bile zor geldiği görülür.
Sebepsiz sıkılma, huzursuzluk hissi, gerginlik, sinirlilik, heyecan ve bunaltı da depresyonda sıklıkla görülen belirtilerdendir. İnsanlar bazen hayatlarında zaman zaman bu tip duygular yaşayabilirler. Ama depresyondaki hastaların bu şikayetleri uzun süreli ve sürekli olarak ortaya çıkar. Depresyon geçiren kişiler uykuda bile çok gergin olduklarını söyleyebilirler. Kalp çarpıntısı, nefes alma güçlükleri, tansiyon değişiklikleri, yutkunmada güçlük çekme ve psikosomatik yakınmalar olarak sıklıkla gördüğümüz vücutta yanma hissi, karıncalanma ve ısınma semptomları depresyonda sıkça karşılaştığımız yakınmalardandır.
Depresyon halindeki bireylerin çok endişeli ve hızlı kaygılanan kişiler olduğu görülür. Kaygı hali depresyona eşlik eden ciddi bir sorundur. Uykusuzluk, iştahsızlık, yorgunluk, cinsel isteksizlik, değersizlik duyguları, kendine güvende düşüşler, unutkanlık, konsantrasyon güçlükleri ve kararsızlık duyguları da depresyonla birlikte sıklıkla gördüğümüz belirtilerdir.
Depresyon geçiren kişiler intiharı düşünmeseler bile akıllarına sıklıkla ölüm gelir. Depresyonda olan her yedi kişiden biri maalesef kendi hayatlarına kendileri son verirler. İntihar, 25 yaş altı kişiler arasında yaşanan ölüm nedenlerinin ikinci, üçüncü sırasında yer almaktadır.
Depresyonun algılanmasında karşımızda çıkan en önemli sorunlardan biri, depresyondaki kişinin yakınları tarafından yeterince ilgi ve anlayış görememeleridir. Depresyondaki kişiye “Takılma bu kadar, geçer gider. Rahatla biraz, çık tatile gez, eğlen bak sana iyi gelir” tarzı cümleler yakınları tarafından sıklıkla söylenen cümlelerdendir. Depresyondaki kişi ise yaşadığı rahatsız edici duygulara ek olarak çevresindeki yakınları tarafından anlaşılmama, yaşadıklarını aşırı abartıyormuş gibi görünme biçiminde güç durumlar yaşar ve yalnızlaşır. Bu da kişinin depresyonunun artmasına neden olur.
İkinci olarak da sıklıkla gördüğümüz depresyondaki birçok kişinin tıbbi yardım alma arayışında olmaması ya da istememesidir. Depresyonda olan kişilerin ancak %15-20’si tedaviye başvurular ve bunlarında bir kısmı tedavilerini yarıda bırakırlar.
Depresyon günümüzde iyi tedavi edilebilen bir hastalıktır. Modern depresyon ilaçları, sanılanın aksine zararsız olduğundan hastalara uygulanan ilk tedavi yöntemidir. Bazı durumlarda da depresyondaki kişiye ilaç verilmez psikoterapi uygulanır.
Psikoterapi, konuşma yöntemiyle, depresyona yatkınlık yaratan düşüncelerin, algıların ve kişilik yapılarının tespit edilip düzeltilmesidir. Psikoterapinin temel amacı ‘konuşma’dır. Ama bu konuşma sohbetin çok ilerisinde bir şeydir. Başvuran kişinin depresyonuna yol açan kişilik özelliklerinden ve düşünce hatalarından bahsedilir. Psikoterapide depresyondaki kişinin anormallikleri varsa ortaya çıkartılır ve kişiye alternatif düşünme yöntemleri öğretilir. Zihnini karartan düşüncelerden kurtulan insan, depresyondan da kurtulmaya başlar.
Muayenehanemizde olarak biz danışanlarımıza ilaçlı tedavilerin yanında ilaç dışı neurofeedback/nöroterapi, nöromodülasyon tedavileri (tDCS-Direk akım, tTSM- Manyetik Uyarım, Alpha-Stim gibi) ve bilişsel davranışçı, kısa psikodinamik psikoterapi yöntemleriyle tedavi imkanları sunmaktayız.