top of page

Takıntı Bozukluğu

Anksiyete türü bir rahatsızlık olan obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), insanları tekrarlanan düşünce ve davranışlar çemberine hapsederek, kişinin yaşamını kısıtlayan bir rahatsızlıktır. Obsesif-kompulsif bozukluğu olan bireyler, kontrol edemediği, tekrarlayan ve stres yaratan düşünceler, endişeler veya görüntüler  (obsesyonlar) nedeniyle huzursuz hissederler. Bu düşüncelerin yarattığı anksiyete bazı ritüelleri ya da rutinleri hızlıca gerçekleştirme ihtiyacına (kompulsiyonlar) sebebiyet verir. Ritüeller yineleyen düşünceleri önleme veya akıldan uzaklaştırma girişimiyle yapılır. Ritüel anksiyeteyi belirli bir süre için durdurur, obsesif düşünceler tekrar oluştuğunda kişinin ritüeli hemen tekrar etme ihtiyacı başlar. Bu OKB döngüsü kişinin gününden saatler çalarak normal günlük işlerini yapmasını engelleyebilir. Obsesif-kompulsif bozukluğu olan kişiler saplantılarının ve takıntılarının gerçek dışı veya anlamsız olduğunun farkında olabilirler, fakat kendilerini durduramazlar.

 

OKB Amerika Birleşik Devletlerinde 3.3 milyon yetişkini ve 1 milyon çocuk ve genci etkilemektedir. Rahatsızlık ilk olarak çocuklukta, gençlikte ve yetişkinliğin ilk yıllarında ortaya çıkar. Irk ve sosyoekonomik alt yapı fark etmeden tüm kadın ve erkeklerde eşit oranda görülür. Genellikle ergenlik döneminde ve 20-30’lu yaşlarda başlamasına karşın, okul öncesi çağdaki çocuklar dahil herhangi bir yaşta görülebilir. Erkeklerde daha erken yaşlarda başlamasına karşın genel olarak kadınlarda daha sık görülmektedir. OKB önceleri nadir olarak görülen bir hastalık olarak kabul edilmesine karşın son yıllarda yapılan araştırmalarda hiç de nadir olmadığı belirlenmiştir. Büyük toplum kesimlerinde yapılan araştırmalarda OKB’nin her 100 kişiden 2-3’ünde görüldüğü saptanmıştır.

En sık görülen obsesyon ve kompulsiyon türleri

  • Bulaşma obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu

  • Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu

  • Cinsel içerikli obsesyonlar

  • Dini içerikli obsesyonlar

  • Simetri/düzen  obsesyon ve kompulsiyonları

  • Dokunma kompulsiyonları

  • Sayma kompulsiyonları

  • Biriktirme ve saklama kompulsiyonları

  • Batıl itikatlar, uğurlu, uğursuz sayılar ve renkler

 

Herhangi bir kesinlik kazanmamasına karşın OKB’nin nedeni olarak birkaç varsayım üzerinde durulmaktadır. Bunlardan ilki genetik nedenlerdir. OKB’li kişilerin anne-babalarında ve diğer birinci derece yakınlarında da OKB’nin sık olarak görülmesi hastalığın genetik olabileceğini düşündürmektedir. İkinci olarak, beyin üzerinde yapılan araştırmalarda beynin bazı bölgelerinde ve özellikle de beyin içindeki sinirsel iletimde önemli rolü olan serotonin maddesinin işlevlerinde bozukluk saptanması bunların OKB’nin nedeni olarak araştırılmasına yol açmıştır. Çocukluk çağı travmalarına  (örneğin, cinsel istismar) maruz kalanlarda ileri yaşamlarında önemli bir stres yaşantısı ardından OKB’nin ortaya çıkabilmesi erken çocukluk dönemlerinin OKB gelişiminde önemli rol oynadığını göstermektedir. Son olarak da, kişilik yapısı olarak titiz, kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi özelliklere sahip olan kişilerin OKB’ye yatkın kişiler olarak düşünülmektedir.

En iyi tedavi yöntemi ilaç ve bilişsel davranış terapisidir. 

Bilişsel davranış terapisi: Obsesif kişiler kaygı verici düşünceler ile bu düşüncelerden kaçarak başa çıkmaya çalışırlar. Ne var ki düşüncelerden kaçmaya çalıştıkça bu düşünceler daha da sıklaşmakta ve böylelikle kısır bir döngü oluşmaktadır. Davranış tedavilerinde amaç hastayı kaygı veren ve kaygı oluşturduğu için kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle  [obsesyonlar]  karşı karşıya getirmek ve bu karşılaştırmanın oluşturduğu kaygıyı azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı davranışları [kompulsiyonlar] engellemektir. Bilişsel davranış terapisinin hedefi, obsesif-kompülsif bozukluğu olanların ritüellerini gerçekleştirmeden korkularıyla yüz yüze gelmelerini ve anksiyetenin azaltılmasını sağlamaktır. 

 

 

 İlaç tedavisi: Trisiklik antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri OKB tedavisinde yardımcı olabilir. Hastaların ilaç ve bilişsel davranış terapisine cevap vermedikleri şiddetli vakalarda Eloktrokonvulsif Terapi (EKT), beyin cerrahisi veya  nöromodülasyon yöntemleri (tDCS-Direkt akım; TMU-Manyetik uyarım) kullanılabilir. 

bottom of page