Prof. Dr. Cumhur Taş & Uzm. Dr. Zeynep Çubukcuoğlu Taş
Psikiyatrist-Nörobilim Doktoru & Çocuk, Ergen Psikiyatristi-Psikoterapist
Ergenlik Dönemi Sorunları
Ergenlik, çocuklar ve ailelerinde pek çok değişimin gerçekleştiği bir dönemi kapsar. Çocuklar, hormonları vasıtasıyla yetişkinliğe geçiş başladıkça fiziksel olarak değişime uğrar ve duygusal olarak gel-gitler yaşarlar. Bazı zamanlarda mutlu, bazı zamanlarda üzgün/keyifsiz olurlar ve çoğu zaman da neden böyle hissettiklerini anlamakta ve ifade etmekte güçlük yaşarlar.
Bu dönemde ortaya çıkan psikolojik sorunlar arasında en sık görülenler depresyon gibi duygu durum ve kaygı gibi anksiyete bozukluklarıdır. Ergenlik döneminde depresyon ve anksiyete bozukluğu ele alınması gereken önemli konuların başında gelirler. Ergenlik döneminde yaşanan ruhsal sıkıntılar, bireyin yetişkinlik dönemine de etki etmektedir.
Ergenlerin depresyona girme olasılıkları fazladır ve ergenlerin bir bölümü kendine zarar vermek, hatta kendi yaşamına son verme isteği olabilir. Bu dönemde, anne ve babaların ergen üstündeki etkisinin azaldığı görülmektedir. Ergen birey evde yalnız kalmak veya akran grubuyla fazlaca vakit geçirmek isteyebilir. Ergenler için, aileyle geçirilen zaman dışındaki her şey çok daha iyidir. Bazı durumlarda arkadaşlarının görüşleri her zaman kabul görür, ancak hâlâ anne babalarının tavsiyelerine göre hareket ederler. Ergenler bilişsel olarak farklı bir yapıdadırlar, çünkü artık soyut kavramları daha çok düşünmeye, daha karmaşık problemler çözmeye, diğer kişilerin bakış açılarını anlamaya başlar ve önceki durumlarına göre ahlaki ve etik bakımdan daha yüksek bir sağduyuya sahip olurlar. Ergenler, bağımsız olma ve kimliklerini bulma yolunda zorlu dönemlerden geçmeye başlarlar ve hayatın neresine uyum sağlamak istedikleri ve nereye gitmek istediklerine karar vermek için bir çatışma içine girerler.
Ergenlik aynı zamanda bireyin hangi tarzda ve sıklıkta şiddete maruz kalma olasılığıyla ilgili önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Ergen kişiler arasında şiddete uğrama yaşantısında artış olur, nitekim ergenler zamanlarının çoğunu kendi akran gruplarıyla geçirirler ve diğer ergenlerle girdikleri yakın ilişkilerin sayısında artış olur. Ayrıca, ergen bireyler çevresindeki rol modellerin kendi saldırganlık dürtülerini nasıl kontrol ettiklerini gözleyerek ve onlarla etkileşim kurarak kendi davranış şekillerini de değiştirir ve geliştirirler.
Uyuşturucu madde kullanımı da ergenlik döneminde sıklıkla karşılaştığımız sorunlar arasında yer almaktadır. Madde kullanımı ergen bir bireyin suç aletlerine ulaşma ve suç işleme veya diğer problemli davranışlarda bulunma olasılığını arttırdığı gibi şiddetten mağdur olma risklerini de arttırır.
Ergenlik döneminde görülen bir diğer önemli risk faktörü intihar eylemidir. Çocukluk döneminde çok sık olmamasına rağmen intihar vakaları ergenlik dönemiyle artış gösteren bir olgudur. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde intihardan ölümler gençler arsında bütün ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. İntihardan ölümlerin yanı sıra intihar düşünceleri ve intihar girişimleri de gençler arasında oldukça yaygın olduğu bilinmektedir.
Ülkemizde gençler arasında intihardan ölümler diğer ülkelere kıyasla oldukça düşüktür. Ancak intihardan ölümlerin %45'i gibi büyük bir bölümünün 15-24 yaş aralığındaki gençler arasında olması bu sorunun ciddiyetini gözler önüne sermektedir.
Ergenlik döneminde sıklıkla karşılaşılan bir diğer konu da ergen bireyin kimlik karmaşasıdır. Bağımsızlık isteği ve kendi cinsel kimlik bunalımları ergenlik döneminde oldukça yoğun yaşanır. Bağımsızlık, kişinin kendini yöneten hale gelebilmesi, toplumun genel ve evrensel değerlerine, kişisel niteliklerine, mevcut durum ve koşullara uygun bağımsız ve gerçekçi kararlar alabilmesi anlamına gelir. Özellikle ülkemizde, ailelerin çoğunda, anne ve babalar, oğulları ve kızlarının ulaştığı öğrenim seviyesine ulaşamadıkları için "rol model olma", çocuklarını etkileme güçlerini kısmen yitirmektedirler. Tam tersi, çocuklar ailenin kararlarını etkiler hale gelmektedir. Bazı hallerde bu durum olumlu gelişmelere, bazı durumlarda da aile ile çatışmaya neden olmaktadır. En olumlu çözüm yolu aile bireyleri arasında sevginin ifadesinin güçlü olması, hoşgörülü tutumlar sergileme ve uygun paylaşımlarda bulunmadır.